top of page

Corona Virüs Salgınında İşçi ve İşveren Hakları



Dünyada birçok ülkede ölümlere sebep olan corona virüs ne yazık ki Mart ayı itibariyle ülkemizde de hızla yayılmaya başladı. Hızla yayılan salgın karşısında halkın bir an önce sağlığına kavuşabilmesi adına önce okullar sonrasında ise işyerleri kapatılmaya başlandı. Bu süreç hem işçiler hem de işverenler bakımından birçok soruyu beraberinde getirdi. Gayet tabi olarak böyle bir risk altında işe gitmek istemeyen işçiler ya da çalışanını tehlikeye atmak istemeyen işverenler çözüm arayışına girişti. İşbu yazımızda yaşanan salgın 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri uyarınca inceleme altına alınacak ve bir nebze de olsa işçiler ve işverenler açısından yol gösterilmeye çalışılacaktır.


Genel hatlarından başlayacak olursak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24 ve 25. Maddelerinde işçinin ve işverenin haklı fesih hakları düzenlenmiştir. İşçinin haklı nedenle fesih hakkını düzenleyen 24. Maddenin 3. Fıkrası hükümlerine göre; İşçinin çalıştığı işyerinde bir haftadan fazla süre ile işin durmasını gerektirecek zorlayıcı sebepler ortaya çıkarsa işçinin haklı nedenle iş akdini fesih hakkı bulunmaktadır. Yine aynı şekilde işverenin haklı nedenle fesih hakkını düzenleyen 25. Maddenin 3. Fırkası hükümlerine göre; işçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıkması halinde işverenlerin haklı fesih hakkı düzenlenmiştir.

Sel, deprem, yangın veya devletçe iş yerine el konulması, ithalat yasağı nedeniyle hammadde temin edilememesi, salgın hastalıklar, işçinin oturduğu binanın karantinaya alınması her iki madde açısından zorlayıcı sebeplere örnek gösterilebilir. Burada unutulmaması gereken husus zorlayıcı sebepten bahsedilebilmesi için işbu zorlayıcı sebebin işçi ve/veya işverenden değil dışarıdan gelmesi gerekliliğidir. Yani söz konusu durum işçi ya da işverenden kaynaklanmamalı, önceden kestirilebilmesi ya da bertaraf edilmesine olanak bulunmamalıdır.


Yarım ücret başlıklı İş Kanunu’nun 40. Maddesi hükümlerine göre: 24 ve 25. maddelerin (III) numaralı bentlerinde gösterilen zorlayıcı sebepler dolayısıyla çalışamayan veya çalıştırılmayan işçiye bu bekleme süresi içinde bir haftaya kadar her gün için yarım ücret ödenir. Bir haftalık sürenin geçmesinden sonra işverenin fesih hakkı doğacaktır. Bu noktada işverenler tarafından o bir haftalık süre için çalışan ücretlerinin yarısının ödenmesinin zorunlu olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca işin bir haftadan fazla bir süre ile tatil edilmesini gerektiren zorlayıcı sebepler ortaya çıktığı zaman, 24 ve 25. Madde hükümlerine göre zorlayıcı sebeplerden ötürü çalışılmayan günler için işçilere ödenen yarım ücret hafta tatili günü için de ödenmelidir.


İşbu genel açıklamalarımız uyarınca eğer corona virüs nedeniyle işyerinde iş durursa işveren bir hafta süreyle işçiye yarım ücret ödemek zorundadır. Bir haftanın sonunda işveren ücret ödemeyecektir. Bu durumda işçi dilerse iş sözleşmesini bir haftanın sonunda 4857 sayılı İş Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca sona erdirebilecektir. Bu durumda işçi kıdem tazminatına hak kazansa da ihbar tazminatı alamayacaktır.


Olur da 1 haftalık süre sonrasında işçi hasta olmamasına rağmen hastalık bulaşma riskine istinaden işe gelmezse işte bu durumda işveren de işçinin iş akdini 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/III maddesi uyarınca zorlayıcı nedenlerle feshedebilecektir. İş akdinin işveren tarafından zorlayıcı nedenlerle feshedilmesi halinde de eğer diğer koşullar mevcutsa, yani işçi kıdem tazminatına hak kazanabileceği süreyi işyerinde doldurmuşsa işveren kıdem tazminatı ödemekle yükümlü olacaktır.


Yukarıda yer verilen bilgilerden de anlaşılacağı üzere işveren ya da işçi feshi bu durumda bir seçenek olmakla birlikte akla ücretsiz izin uygulaması gelmektedir. Öncelikle belirtmek gerekmektedir ki, işveren bu noktada çalışanlarını ücretsiz izin kullanmaya zorlayamaz ya da işveren kendi başına alacağı bir kararla işçileri ücretsiz izinli kabul edemez. Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 23.01.2014 tarihli 2013/17577E. ve 2014/881 sayılı ilamına göre;



- “…Davalı işveren tarafından davacı işçinin rızası hilafına ücretsiz izne çıkartılması işveren feshi mahiyetindedir…”



Yukarıda yer verilen emsal karar örneğinden de anlaşılacağı üzere işçi işbu dönemde ücretsiz izne çıkmaya zorlanamaz. Bu dönemde işçinin rızası alınmadan ücretsiz izinde olduğunun belirtilmesi işveren tarafından işçinin iş akdinin haklı bir neden olmaksızın fesih edildiği anlamına gelecektir.


Bilindiği üzere işverenlerin haklı bir neden bulunmaksızın işçilerin iş akdini feshetmeleri halinde işe iade davası açılması gündeme gelecektir. Böyle bir uygulama ile karşı karşıya kalan işçilerin işe iade davası açma sürelerinin daha doğrusu bu doğrultuda gerekli yasal süreci başlatabilmeleri için mevcut bulunan hak düşürücü sürelerin işlemeye başladığını herhangi bir hak kaybı yaşanmaması adına göz önünde bulundurmaları büyük önem taşımaktadır. Ancak işçi ve işveren ücretsiz izin konusunda karşılıklı bir anlaşmaya varmışlarsa işçi bu yönde serbest iradesi ile baskı altında kalmaksızın yazılı bir şekilde işverenine muvafakat vermişse verilen onay işçi bakımından bağlayıcı olacaktır.


Bunlara ek olarak Yargıtay'ın 21. Hukuk Dairesi'nin 15/04/2019 tarihli 2018/5018E. ve 2019/2931 sayılı ilamına göre;


- "....Somut olayda, tır şoförü olan davacı murisinin 26.11.2009 tarihinde davalı işveren tarafından Ukrayna’ya sefere gönderildiği,11.12.2009 tarihinde Türkiye’ye giriş yaptığı,Adli Tıp Kurumu raporunda, H1N1 virüsünün kuluçka süresinin 1-4 gün arasında değiştiği, murisin 13.12.2009 tarihli hastaneye başvurusunda belirttiği şikayetlerin hastalığın başlangıç belirtileri olduğu taktirde hastalığın bulaşmasının bu tarihten 1-4 gün öncesinde gerçekleşmiş olacağının bildirildiği, buna göre davacı murisinin, işveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle Ukrayna’ya yapılan sefer sırasında bulaştığı yukarıda belirtilen rapor kapsamından anlaşılan H1N1 virüsüne bağlı olarak, daha sonra meydana gelen ölümünün iş kazası olarak kabul edilmesi gerektiği açıktır...."


denilerek işçinin H1N1 virüsü kaptıktan sonra vefat etmiş olması iş kazası olarak kabul edilmiştir. Yargıtay'ın güncel tarihli işbu kararı da ülkemizde yaşanan salgın kapsamında işverenler tarafından işçilerin çalışmaya zorlanması ya da işyerlerinin kapatılmaması yönünde verilecek kararlar bakımından mutlaka göz önünde bulundurulmalıdır. Aynı durumun corona virüs kapsamında yaşanması halinde söz konusu karar emsal teşkil edebilecektir.


Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.


Öne Çıkanlar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Anahtar Kelime Ara
bottom of page