top of page

İşe İade Davası Devam Ederken Başka Yerde Çalışılabilir mi?



Gerekli yasal koşulların mevcut olması halinde işten geçerli bir neden olmaksızın çıkarılan işçiler 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca işe iade davası açma hakkına sahiptirler. İşten geçerli bir neden olmaksızın çıkarıldığını düşünen işçi 01.01.2018 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu hükümleri uyarınca fesih tarihinden itibaren 1 ay içerisinde bir dava şartı olarak öngörülmüş olan arabuluculuğa başvuruda bulunmak zorundadır. İşten çıkarılan işçinin yapmış olduğu başvuru üzerine adliyelerde bulunan arabuluculuk büroları tarafından başvuruya ilişkin bir arabulucu atanacaktır. Atanan arabulucu da kanun hükümleri uyarınca 3 hafta en fazla bir hafta daha uzatılmak üzere 4 hafta içerisinde uyuşmazlığa ilişkin görüşmeleri sona erdirecek ve anlaşma sağlanıp sağlanmamasına göre son tutanağı düzenleyecektir.


Yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonucunda anlaşma sağlanamaması halinde son tutanakta bu durum hüküm altına alınacaktır ve son tutanağın düzenlenmesinden itibaren 2 hafta içerisinde işçi işe iade talebi ile davasını iş mahkemelerinde açabilecektir. İşe iade davası açıldıktan sonra ilgili mahkemenin de yoğunluğu dikkate alındığında dava ortalama 1,5-2yıl içerisinde sonuçlanacak ve sonrasında bir üst kanun yolu olan istinaf başvuru süreci başlayacak ve verilen kararın kesinleşmesi ülkemiz koşullarında ne yazık ki ortalama 2-2,5 yılı bulacaktır.


Yapmış olduğumuz işbu açıklamalardan da anlaşılabileceği üzere geçerli bir neden olmaksızın işçinin işten çıkarılması halinde başlayacak olan yasal prosedür ve işlemler oldukça uzun soluklu bir süreci beraberinde getirmektedir. Bu süreç yani yapılan arabuluculuk görüşmeleri sonrasında anlaşma sağlanamaması üzerine açılan dava süresi içerisinde işçinin başka bir yerde işe başlayıp başlayamayacağı birçok işçi tarafından merak edilmektedir.


Bu sorunun akla gelmesi; işe iade gibi bir taleple dava açılmışken gidilip başka bir yerde işe başlamanın işe iade talebinin gerçek anlamda samimi bir talep olup olmadığı noktasında mahkemenin gözünde bir kanaat yaratıp yaratmayacağı ve/veya işe iade davası sonucunda hak kazanılabilecek olan boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı bakımından bir hak kaybına yol açıp açmayacağı düşüncelerinden ileri gelmektedir.


Ancak yukarıda ayrıntılı olarak sürelerine ilişkin açıklama yapmış olduğumuz arabuluculuk başvurusu ile başlayan, dava açılması ile takip eden ve sonrasında üst kanun yollarına kadar uzanan yargılama süreci ülkemiz koşullarında oldukça uzun sürebilmektedir. Gerçekte yaşanan durum bu şekilde iken işçiden bütün bir yargılama süresince başka bir işte çalışmamasının beklenmesi öncelikle hayatın olağan akışına aykırılık teşkil edecektir. Geçerli bir nedenle işten çıkarılmış olsun ya da olmasın herhangi bir işçi hayatını sürdürebilmek için çalışmak ve para kazanmak zorundadır. Kaldı ki, bir zorunluluk olması bir yana kişi geçimini sağlayabilmek için çalışmak zorunda olmasa bile çalışmak öyle ya da böyle herhangi bir koşula bağlı olmaksızın herkesin anayasa tarafından da korunan bir hak ve özgürlüğüdür. Bu durumda kişi sırf kanunun kendisine tanımış olduğu hak uyarınca işe iade talepli bir dava açtı diye bütün bir yargılama süresince çalışmamaya mahkummuş gibi düşünülemez. Ya da işe iade davası devam ederken başka bir işte çalışmaya başladı diye o halde işe iade talebi samimi bir talep değilmiş olarak nitelendirilemez.


İşe iade davası açan işçinin başka bir işte çalışıp çalışamayacağı konusunda kanunlarda doğrudan herhangi bir hüküm bulunmasa da yaşanan uyuşmazlıklar üzerine bu konu gerek bölge adliye mahkemelerince gerekse Yargıtay tarafından incelemeye alınmış ve içtihatlar ile gerekli düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır. Şöyle ki; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne gelen bir uyuşmazlık üzerine verilen 16/05/2018 tarihli karara göre(E. 2015/7-1828, K. 2018/1093):


“… davacının işe başlatılması için işverene müracaat ettiği 26.04.2012 tarihinde başka bir işyerinde çalıştığı sabit ise de, iş sözleşmesinin feshinden, işe iade kararının kesinleşmesine kadar 25 aylık bir sürenin geçtiği dikkate alındığında, bu kadar uzun süre işe iade kararını çalışmadan geçirmesi davacıdan beklenemez. O hâlde Mahkemenin davacının süresinde işverene işe başlatılması için müracaat ettiğine dair kabulü ve bu kabul çerçevesinde davaya konu edilen alacakları hüküm altına alması doğru olmuştur…”


Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararından da anlaşılabileceği üzere işçinin işe iade davası devam ederken başka bir işte çalışmış olması işe iade tazminatları bakımından herhangi bir hak kaybına sebep olmamıştır. Boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatlarının hüküm altına alınması gerektiği yönünde karara bağlanmıştır. Bu durumda işe iade davası devam ederken başka bir işe girilip çalışılmış olmasının boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatları bakımından herhangi bir hak kaybına sebep olmadığı sabit bir hal almıştır. Yani işe iade davası devam ederken çalışmış o halde boşta geçmemiş ki neden boşta geçen süre ücreti alsın şeklinde düşünülse de kanunda boşta geçen süre ücreti emredici bir hüküm olarak düzenlenmiştir. İşçinin başka bir işte çalışmış olması boşta geçen süre ücretine hak kazanması önünde bir engel teşkil etmeyecektir.


İşçinin işe iade yönündeki başvurusu samimi olmalıdır. Yine aynı şekilde işverenin de işe iade davası sonrasında yapacağı işe başlatma daveti aynı samimiyeti taşımalıdır. Yani şöyle ki; işe iade davası sonucunda işe iade kararı veren mahkeme kararında boşta geçen süreye ilişkin olarak boşta geçen süre ücreti ve işçinin kesin kararın kendisine tebliği üzerine işverene 10 iş gün içerisinde yapacağı başvuruya rağmen işveren tarafından 1 ay içerisinde işe başlatılmaması halinde hak kazanacağı işe başlatmama tazminatı hüküm altına alınacaktır.


Bu durumda işçinin samimi olup olmadığını belirleyen o esnada başka bir işte çalışmakta olup olmadığı değildir. İşçi eğer işe iade kararı üzerine işe başlamak için işverene başvuruda bulunur işveren de bunun üzerine gel şu tarihte başla derse ve işçi de o tarihte işbaşı yapmazsa işte bu noktada işçinin işe iade talebi samimi bir talep olmaktan çıkacak ve işveren tarafından yapılan fesih geçerli bir fesih olarak kabul edilecek ve bunun sonucunda da işçi boşta geçen süre ücretine de işe başlatmama tazminatına da hak kazanamayacaktır.


Elbette başka bir işte çalışan işçi, işe iade kararı sonrasında işverene yapmış olduğu başvuru üzerine eğer hemen gel deniyorsa hali hazırda başka bir yerde çalışmakta olduğundan yasal ihbar süreleri uyarınca belirtilen tarihte işe başlayamayabilir. Ancak bunu mutlaka işe iadesi kabul edilmiş olan işverenine bildirmelidir. Ve işverenler tarafından da makul süreli yani işçinin yargılama sırasında girmiş olduğu iş nedeniyle işten çıkış için kanunen zorunda olduğu ihbar süresine kadar olan süreler mazur görülmek zorundadır.


Özetle; işe iade davası devam etmekte olan işçinin başka bir işte çalışmaya başlaması önünde yargılama süreleri dikkate alındığında hukuken bir engel bulunmamaktadır. İşe iade davası devam etmekte olan işçinin bütün bir yargılama süresince çalışmaması beklenilemez ve/veya işçinin başka bir işe girmiş olması işe iade talebinin samimiyeti açısından bir şey ifade etmeyecek ve işe iade sonucu hak kazanılabilecek olan boşta geçen süre ücreti ve işe başlatmama tazminatı bakımında bir hak kaybı yaşatmayacaktır yeter ki işçi dava sonrasında işverene yapmak zorunda olduğu işe iade başvurusu sonrasında kendisine gelme ihtimali bulunan işe başlatma çağrısı üzerine asıl gerekli olan işe başlayabilme samimiyetine sahip olsun.


Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.


Öne Çıkanlar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Anahtar Kelime Ara
bottom of page