top of page

Korona Virüs Salgını Fesih Yasağının İhlal Edilmesinin Hukuki Sonuçları



Korona virüsün hızlı bir şekilde ülkemizde yayılmaya başlamış olması üzerine sosyal ve ekonomik hayat bundan oldukça olumsuz etkilenmiş ve yeni düzenlemelerin yapılması zorunluluğu hasıl olmuştur. “Korona Virüs Salgınında Fesih Yasağı ve İstisnaları” başlıklı yazımızda da ayrıntılı olarak değinmiş olduğumuz üzere bu kapsamda gerek işçiler gerekse işverenler bakımından çeşitli önlemlerin alınması gerekmiş ve yasal bazı yeni düzenlemelerin yanı sıra mevcut düzenlemelerde de çeşitli değişikliklere yer verilmiştir.


İşverenlere çeşitli şartların mevcut olması halinde kısa çalışma ödeneğine başvuru hakkı tanınmış olmasının yanı sıra yine aynı şekilde işverenler için 17/04/2020 tarihinde yürürlüğe giren 7244 sayılı kanun ile tek taraflı ücretsiz izin, fesih yasağı gibi yeni düzenlemeler getirilmiştir. İşverenler açısından getirilen fesih yasağı uyarınca işverenlerin 17/04/2020 tarihinden itibaren 3 ay boyunca 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II maddesi hariç çalışanlarının iş akdini feshedebilmeleri mümkün değildir. İstihdam devamlılığını sağlama amacıyla işverenler için getirilen fesih yasağının istisnalarına “Korona Virüs Salgınında Fesih Yasağı ve İstisnaları” başlıklı yazımızda ayrıntılı olarak değinmiş olduğumuzdan burada sadece atıf yapmakla yetiniyoruz.


Peki işverenler için 3 ay fesih yasağı getirildi, eğer işveren tarafından fesih yasağı ihlal edilecek olursa bunun hukuki sonuçları nelerdir, fesih yasağını ihlal halinde işverenlerin ne gibi durumlarla karşı karşıya kalacağı? soruları hemen akla gelmektedir.


Bilindiği üzere kısa çalışma ödeneği için başvuru ancak ve ancak işveren tarafından yapılabilir. Yani kısa çalışma ödeneği başvurusunun işçi tarafından yapılabilmesi mümkün değildir. Ancak başvurunun işveren tarafından yapılması zorunlu olsa da ödeneğe ilişkin yapılacak ödemeler doğrudan işçinin banka hesabına gerçekleştirilmektedir. Yani başvuru işveren tarafından yapılır, kurum tarafından ödemeler doğrudan işçiye gerçekleştirilir. O halde şayet işveren tarafından kısa çalışma ödeneği başvurusu yapılmışsa, başvuru aşamasında ve aynı zamanda yasak kapsamındaki işbu 3 aylık süre içerisinde işveren tarafından 4857 sayılı İş Kanunu madde 25/II Ahlak ve İyi Niyet Kuralları dışında bir işçinin iş sözleşmesi feshedilerek fesih yasağı ihlal edilecek olursa işverenin kısa çalışma ödeneği başvurusu doğrudan reddedilecektir. 3 aylık süre içerisinde işveren tarafından İş Kanunu madde 25/II haricinde fesih yapmamak kısa çalışma ödeneğinden yararlanmanın bir şartı haline getirilmiştir.


Eğer kısa çalışma ödeneği bağlanmış ve sonrasında işveren tarafından fesih yapılmışsa bu durumda da yapılan ödemeler faiziyle işverenden geri alınacaktır. Bu dönemde bilindiği üzere hızlı bir şekilde ödemelerin gerçekleştirilebilmesi ve mağduriyetin ortaya çıkmaması adına işverenlerin kısa çalışma ödeneği için gerekli şartları sağlayıp sağlamadıklarının tespiti amacıyla normalde yapılan uygunluk denetimi yapılmamış, işlemler evrak üzerinden yürütülmüştür. Ancak unutulmamalıdır ki, uygunluk denetimi ortadan kaldırılmış değildir. Yani kısa çalışma ödeneğinden yararlanan bütün işverenler bakımından uygunluk denetimi sonradan yapılacaktır. O nedenle işverenler nasıl olsa ödenek bağlandı, denetim aşaması da tamam düşüncesi ile salgın döneminde kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilmenin en baş şartlarından olan fesih yasağını ihlal etmemeleri gerekmektedir. Aksi takdirde ileride alınan ödeneğin işveren tarafından faiziyle geri iadesi kaçınılmaz olacaktır.


İşverenler tarafından tek bir işçi bakımından dahi fesih yasağı ihlal edilirse bütün işyeri bundan etkilenecektir. Yani faiziyle geri ödeme yükümlülüğü sadece ihlale konu çalışan açısından değil, bütün çalışanların yararlanmış oldukları ödenekler bakımından gündeme gelecektir. Ancak işverenin başka işyerleri varsa ve diğer işyerlerinde de kısa çalışma ödeneğinden yararlanmakta ise diğer işyerlerinin bundan etkilenmesi söz konusu olmayacaktır.


İşverenler açısından getirilen fesih yasağının yasal istisnası olarak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/II ahlak ve iyiniyet kurallarına uymayan haller düzenlenmiştir. Yani işverenler sadece İş Kanunu madde 25/II’ye göre çalışanlarının iş akdini feshedebileceklerdir. Bu durumda fesih yasağı ihlal edilmiş olmaz, işveren yaptırımlarla karşılaşmaz. Peki 3 aylık fesih yasağı döneminde işveren tarafından işbu istisna kapsamında işten çıkarılan bir işçi, daha sonra yasal yollara başvurur ve yapılan feshin aslında haklı nedene dayanmadığı yargı kararı ile tespit edilecek olursa ve bu durum kurum tarafından öğrenilirse ne olur? Sorusu akla gelmektedir. İşte bu durumda da geriye dönük tüm kısa çalışma ödeneği ödemeleri faizi ile işverenden tahsil edilecektir.


İşbu açıklamalarımız uyarınca fesih yasağının ihlali halinde işverenin, kısa çalışma ödeneğinden yararlanan bir işveren olması halinde kısa çalışmanın tümüyle iptal edilmesi ve yapılan ödenek ödemelerinin faiziyle geri iadesi işverenler bakımından birinci yaptırım olacaktır. Burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta da fesih yasağını ihlali halinde ödemeler her ne kadar işçinin banka hesabına yapılsa da faiziyle iadenin işveren tarafından yapılacak olduğudur. İşveren kendi ihlali nedeniyle gidip işçiye rücu edemez. Yapılan ödemeleri işçilerden geri alamaz.


Fesih yasağının ihlali halinde işverenler açısından düzenlenen bir diğer yaptırım ise idari para cezasıdır. Fesih yasağını ihlal etmiş olduğu tespit edilen işveren idari para cezası ile karşı karşıya kalacaktır.


Peki fesih yasağı ihlaline konu işçi bakımından yani iş akdi haklı neden olmaksızın feshedilen ya da işveren tarafından haklı nedene dayanılsa da yapılan yargılama sonucunda aslında gerçek bir haklı nedenin olmadığı tespit edilen işçi yönünden yasağın ihlalinin hukuki sonuçları ne olacaktır? Fesih yasağının ihlal edilmiş olması sonucunda kısa çalışma ödeneğinin faiziyle işveren tarafından geri ödenmesi ve idari para cezasına ilişkin düzenlemeler esasen işçiler açısından herhangi bir fayda sağlamamaktadır. Bu konuda açık bir düzenleme olmasa da bu dönemde haklı neden iddiasıyla iş akdi feshedilen ve/veya fesih yasağı ihlaline konu işçinin uğradığı bir zarar varsa onun da işveren tarafından tazmini daha hakkaniyetli olacaktır. Fesih yasağı ihlaline konu işçinin işten çıkarıldığı o dönemde diğer işçiler çalışmaya ve maaş almaya devam etmişlerse o dönemki ücret alacağı ya da o dönemde diğer işçiler ücretsiz izne çıkarılmışlarsa nakdi ücret desteği kadar tazminatın o işçiler açısından uyuşmazlık konusu olarak ileri sürülebilmesi hakkaniyete uygun olacaktır.


Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.


Öne Çıkanlar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Anahtar Kelime Ara
bottom of page