top of page

Anlaşmalı Boşanmada Mal Paylaşımı


Evliliklerinde bir yılını doldurmuş olan eşler anlaşmalı boşanma davası ile evlilik birliğine son verebilirler. Anlaşmalı olarak boşanmak isteyen eşler tarafından mahkemeye sunmak üzere düzenlenecek anlaşmalı boşanma protokolünde boşanmanın mali sonuçları ve çocuklara ilişkin sonuçları konusunda net bir ortak karara varılmış ve düzenleme altına alınmış olmalıdır. Anlaşmalı boşanma konusuna ayrıntılı olarak ‘Anlaşmalı Boşanma Davası’ başlıklı yazımızda değinmiş olduğumuzdan işbu yazımızda anlaşmalı boşanma ile mal paylaşımı arasındaki durumu ayrıntılı olarak inceleyeceğiz.


Önceki yazılarımızda da ifade etmiş olduğumuz üzere boşanmanın mali sonuçları ile kast edilen maddi tazminat, manevi tazminat ve yoksulluk nafakasıdır. Esasen eşlerin malvarlıkları boşanmanın mali sonuçları arasında sayılmamıştır. Yani eşler evlilik birliği içerisinde sahip oldukları mallar hakkında anlaşmalı boşanma protokolünde düzenlemelere yer verebilecekleri gibi, sahip olunan malvarlığı hakkında herhangi bir düzenleme yapmak zorunda değillerdir. Özetle, mal rejiminin tasfiyesine ilişkin konular boşanmanın ferisi niteliğinde kabul edilmemiştir.


Ancak eşler anlaşmalı boşanma protokolünde sahip oldukları malların tasfiyesine ilişkin bir düzenleme yapmak isteyecek olurlarsa bunun önünde herhangi bir engel bulunmamaktadır ve malvarlığına ilişkin yapılan düzenlemeler eşler açısından bağlayıcı olacaktır. Buna karşın anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin bir düzenlemenin bulunmaması evlilik birliğinin anlaşmalı boşanma ile sona erdirilmesi bakımından bir sakınca teşkil etmeyecektir. Anlaşmalı boşanma protokolünü düzenlerken eşler mal paylaşımını daha sonraya bırakmak isteyebilirler. Bu durumda eğer protokolde malların paylaşımına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemişse anlaşmalı boşanma gerçekleştikten sonra eşler birbirlerine karşı mal paylaşımı davası açabileceklerdir. Mahkemeye sunulmuş olan protokolde mal paylaşımına ilişkin herhangi bir düzenleme yapmayan eşlerin birbirlerine daha sonra mal paylaşımı davası açmalarında hukuken bir engel bulunmamaktadır. Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 24.02.2015 tarihli ilamına göre:


-“..Tarafların anlaşmalı boşanma halinde sadece boşanma ve ferileri hakkında anlaşmaları zorunludur. Mal rejiminin tasfiyesi konusunda anlaşmaları zorunlu değildir…” Her ne kadar uygulamada bazı hakimlerin taraflardan mal paylaşımına ilişkin konularda da anlaşmalarını istediği görülse de yukarıda yer verilen Yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere böyle bir zorunluluk bulunmamaktadır. Bu konuda taraflar serbesttir.


Asıl sorun eşlerin anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin olarak düzenleme yapmak istemeleri halinde cereyan etmektedir. Yapılan anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin kullanılacak olan ifadeler çok dikkatli bir şekilde seçilmelidir. Genel ifadeler kullanmak yerine her bir malvarlığı hakkında ayrıntılı bilgiye protokolde mutlaka yer verilmelidir. Örneğin tarafların beş adet malvarlığı var ve protokolde üç tanesine ilişkin düzenleme yapılmış diğer ikisi hakkında hiçbir beyanda bulunulmamışsa, ileride anlaşmalı boşanma protokolünde yer almayan malvarlıkları dava konusu yapılabilecektir.


Anlaşmalı boşanma protokolünde mal paylaşımına ilişkin kullanılacak ifadelere çok dikkat edilmesi gerektiğini belirtmiştik. Düzenlenen protokollerde sıklıkla ‘maddi manevi hiçbir talebimiz yoktur’ şeklinde ifadelere yer verildiği görülmektedir. Düzenlenen anlaşmalı boşanma protokolünde işbu ifadelere yer veren eşler bu ifadelerinin mal paylaşımını da kapsadığını düşünseler de Yargıtay vermiş olduğu kararlarda ‘maddi manevi hiçbir talebimiz yoktur’ ifadesinin mal rejiminin paylaşımını kapsamadığını kabul etmiştir. Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin 23.09.2013 tarihli ilamına göre:


- “…Kural olarak, boşanma davalarıyla birlikte mal rejimine ilişkin açıklamaların ve eşler arasında varılan sonuçların anlaşma protokolünde yer almalarında herhangi bir sakınca bulunmayıp, bunu engelleyen bir kanun hükmü de yoktur. Yine ilke olarak, dar kapsamlı olarak ifade edilen ibarelerin boşanmanın feri niteliğinde bulunan nafaka, maddi–manevi tazminat gibi istekleri kapsadığı kabul edilebilir. Mal rejiminden kaynaklanan istekler boşanmanın eki niteliğinde istekler olmadığından anlaşma ya da protokol, mal rejimlerini de kapsıyor ise, bu takdirde taşınır ve taşınmaz mal niteliğinde bulunan katkı payı ya da artık değere konu olan bu tür eşyaların açık bir biçimde tek tek, bentler halinde protokolde yer alması gerekir. Somut olayda, herhangi bir açık ibare bulunmamaktadır. Sadece, "tarafların evlilik birliğinin devamı esnasında alınan mallar ile ev eşyalarını aralarında paylaştıkları için bu konuda herhangi bir anlaşmazlıkları bulunmadığını " ibaresi yer almaktadır. Mal tabirinin tüm taşınır ve taşınmazları kapsadığını kabul etmek mal rejimi davalarının mantığına ve hakkın özüne aykırı düşer. Mal tabiri oldukça dar bir kavramdır. Bu nedenle bu tabirin katkı payı ya da edinilmiş mallardan kaynaklanan taşınmaz ya da taşınır niteliğindeki eşyaları da kapsadığının kabulüne olanak bulunmamaktadır.


Dosya içerisindeki bilgi ve belgelerden evlilik birliği içerisinde edinilen 3 parça arsanın davalı üzerinde kayıtlı bulunduğu görülmektedir. Başka bir anlatımla; protokolde tasfiyenin ne şekilde yapıldığı ayrıca ve açıkça belirtilmemiştir. O halde; genel ifadeler kullanılarak anlaşmalı boşanma dosyasına verilen, duruşma tutanağına geçirilmediği gibi tasdik edildiği hüküm fıkrasından anlaşılmayan dayanak protokolün düzenlediği zaman ve koşullar dikkate alındığında geniş yorumlanmak suretiyle evlilik birliği içerisindeki mal varlığının tamamını kapsadığı şeklinde yorumlanması denkleştirici ... ve hakkaniyet ilkesine de uygun bulunmamaktadır….”


Yukarıda yer verilen Yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere genel ifadeler bir kenara bırakılıp ayrıntılı ve spesifik bir şekilde her bir malvarlığına ayrı ayrı değinilmelidir. Talepler, feragatler, kabuller açık bir şekilde ifade edilmelidir. Anlaşmalı boşanma protokolünde yer alan hükümlerin genelleme yapılarak dikkate alınamayacağı unutulmamalıdır. Yani eşler protokol maddelerinde birbirlerinden katılma alacağı taleplerinin olmadığını söylemişlerse bu eşlerin birbirlerinden katkı payı talebi de yoktur şeklinde yorumlanamaz. İleride mal paylaşımına ilişkin herhangi bir uyuşmazlık yaşanması halinde anlaşmalı boşanma protokolünün hükümleri devreye girecek ve ilk olarak incelenecektir.


İşbu açıklamalarımız uyarınca anlaşmalı boşanma yolu ile evlilik birliğine son vermiş olan eşler, protokol hükümlerine göre mal paylaşımı davası açma yoluna gidebileceklerdir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2013 tarihli kararı ile mal paylaşımı davaları için 10 yıllık zamanaşımı süresi belirlenmiştir. Evlilik birliği devam ederken zamanaşımı işlemeyeceğinden hali hazırda anlaşmalı olarak boşanmış olan eşler, boşanma kararının kesinleşmiş olduğu tarihten itibaren 10 yıl içerisinde boşanma protokol hükümlerine göre mal paylaşımı davası açılabilecektir.


Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.



Öne Çıkanlar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Anahtar Kelime Ara
bottom of page