top of page

İşçinin 30 Günlük Ücretini Aşan Zarar Durumunda Fesih


4857 sayılı İş Kanunu’nun ilgili hükümleri uyarınca gerek işçiler gerekse işverenler bakımından iş akdini haklı nedenlerle fesih imkanı tanınmıştır. İşverenler açısından işçinin iş akdini haklı nedenle fesih sebeplerinden biri de işçinin kusurlu bir davranışı sonucu işverene ait bir eşyaya 30 günlük ücreti ile karşılanamayacak derecede zarar vermesi halidir. İşçinin işverene ait bir eşyaya 30 günlük ücreti ile karşılanamayacak şekilde zarar vermesi durumunda işverenin haklı nedenle derhal fesih imkanı bulunmaktadır.


Bilindiği üzere haklı nedenle fesih durumunda işçi kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağı gibi aynı zamanda iş güvencesi hükümlerinden de yararlanamayacaktır. Ancak belirtmek gerekmektedir ki; haklı fesih imkanının devreye girebilmesi için sadece 30 günlük ücreti aşan bir zarar yeterli değildir. O zararın işçinin kusuru sonucunda ortaya çıkmış olması şarttır. İşçinin kusursuz olduğunun ortaya çıkması halinde işverenin haklı fesih imkanından söz edilemeyecektir. Feshe konu zararın işçinin kasıtlı davranışından ya da taksirli eyleminden kaynaklanması arasında herhangi bir fark bulunmamaktadır. İşbu nedenlerle bu konuda haklı feshe başvurulmadan önce kusur durumunun tespit edilmesi büyük önem arz etmektedir.


Şayet yaşanan olay kapsamında işçinin kusurlu olduğu tespit edilmişse bu noktada da doğrudan haklı feshe başvuru hakkından söz edilemez. Yaşanan her olay özelinde inceleneceği üzere işçinin mutlaka yüzde yüz kusurlu olması gibi bir durum gündeme gelmeyebilir. İşçinin kusurunun belli bir yüzde ya da belli bir oran olarak tespit edildiği hallerde zararın miktarının da bu yüzde, bu orana göre hesap edildikten sonra 30 günlük ücreti aşıp aşmadığına bakılmalıdır. Şayet o zarardan işçinin kusurlu olduğu orana denk gelen kısım işçinin otuz günlük ücretini aşıyor ise işte ancak o zaman işverenin haklı feshinden söz edilebilecektir. Ancak işçinin hafif kusurlu bulunduğu işvereninse asli kusurunun bulunduğu hallerde işveren tarafından yapılacak olan fesih ölçülü kabul edilmediğinden haklı nedenle fesih hakkından söz edilemeyecektir. İşveren asli kusurlu ise tali kusurlu olan işçinin kusur oranına göre belirlenen zarar miktarı 30 günlük ücreti aşsa dahi asli kusurlu olan işveren haklı fesih imkanını kullanamaz. İşçinin kusuru bulunsa da işverenin asli kusurlu kabul edildiği haller her zaman ayrı tutulmalıdır.


Bu noktada 30 günlük ücret ile neyin kast edilmekte olduğuna da değinmekte fayda bulunmaktadır. Öncelikle belirtmek gerekmektedir ki; kast edilen brüt ücrettir. İşçi yararına yorum ilkesinin doğal bir sonucu olarak 30 güne karşılık gelen brüt ücret dikkate alınmalıdır. Ancak 30 günlük ücret ile bir aylık ücret farklı kavramlardır. Yani işçinin aylık maaşı yerine günlük yevmiyesi tespit edilerek 30 günlük ücreti hesaplanmalıdır. Haklı feshe neden olan miktar günlük yevmiyenin 30 katı olan tutardır. Ancak yukarıda ifade edilmiş olduğu üzere her ne kadar brüt ücret üzerinden hesaplama yapılacaksa da burada kast edilen çıplak brüt ücrettir, yani dar anlamda ücretten bahsedilmektedir. İkramiye, fazla çalışma ücreti, prim ve bunun gibi ödemeler hesaplamalarda dikkate alınmaz. Bunun tek istisnası ücretin baz bir ücret ve buna ek olarak satış primi şeklinde belirlendiği hallerdir. Bu gibi durumlarda baz ücrete eklenen satış primi brüt ücret hesaplanırken dikkate alınacaktır.


Zararın işçinin otuz günlük ücretini aştığı ve işçinin kusurlu olduğu durumlarda işçinin vakit kaybetmeksizin oluşan zararı derhal ödemiş olması halinde işverenin haklı fesih imkanının ortadan kalktığından söz edilemez. Yani işçi, zararı derhal ödemiş ve/veya hemen ödeyecek de olsa işveren haklı feshe başvuru hakkına sahiptir. Oluşan zarar işçi tarafından ödenmemişse işveren o zararın tazminini talep edebilecektir. Ancak bu gibi uyuşmazlıklarda ispat bakımından her iki tarafın da dikkatli olması gerekir. İşçinin bağlı olduğu iş sözleşmesi uyarınca iş görme edimini yerine getirirken özen borcuna aykırı davrandığını, kasıt ve/veya ihmali, dikkatsizliği sonucu işverene zarar verdiğini ispat yükü işveren üzerinde iken, zararın oluşmasında kusuru bulunmadığını ispat yükü ise işçiye aittir.


Bunların yanı sıra usul bakımından konuya değinilecek olursa bilindiği üzere haklı fesih imkanının her zaman kullanılabilmesi mümkün değildir. Kanunda haklı fesih için hak düşürücü süreler öngörülmektedir. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2008/25906E. ve 2010/1326 sayılı ilamına göre; “..4857 sayılı İş Kanununun 26. maddesi yönünden 1 yıllık hak düşürücü süre zarara neden olan olayın oluşumundan başlar. Ancak 6 iş günlük ikinci süre, zarar miktarının belirlenmesinin ardından bu durumun feshe yetkili makama iletilmesiyle işlemeye başlayacaktır. Zarar miktarının belirlenmesi bazen uzun zaman alabilir ve fesih hakkının kullanılması bakımından zarar miktarının belirlenmesi ve işçinin ücreti ile kıyaslanması zorunluluğu vardır…”


Yukarıda yer verilen Yargıtay ilamında da değinildiği üzere 6 iş günlük hak düşürücü sürenin zarara neden olan olayın oluşumundan itibaren başlaması mümkün değildir. Zarara konu olayın feshe yetkili makama iletilmesi ile başlayacaktır. O anlamda da işveren olarak haklı feshe başvurulmadan önce hak kaybı yaşamamak adına hak düşürücü sürelerin göz önünde bulundurulmasında fayda vardır. Hak düşürücü süreler geçtikten sonra işçi kusurlu da olsa, verilen zarar 30 günlük ücretin üzerinde de olsa işverenin haklı fesih hakkından söz edilemeyecektir. Ancak burada belirtmekte fayda vardır ki; yapılan hesaplamalar sonucunda ortaya çıkan zarar miktarı işçinin otuz günlük ücretini aşmasa da yani haklı feshin koşulları oluşmasa da ortaya çıkan durum işveren bakımından yine de geçerli fesih nedenini oluşturabilir, işçinin söz konusu eylemi işyerinde olumsuzluklara yol açtığından işveren açısından geçerli neden olarak kabul edilebilir. Haklı fesih koşullarının oluşmadığı durumlarda işveren açısından geçerli nedenin bulunup bulunmadığı mutlaka irdelenmelidir.


Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.


Öne Çıkanlar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Anahtar Kelime Ara
bottom of page