top of page

Tarih Miktar ve Savunma Açısından İbranameler

İbranameler günümüzde işçi işveren ilişkileri açısından taşıdığı büyük önemin yanı sıra bir bilinmezliği de beraberinde getirmektedir. Şöyle ki; ne işveren imzalattığı ibranamenin hukuken kabul edilebilir özelliklere sahip olduğundan emindir ne de işçi imza attığı bir sayfalık kağıdın kendi geleceğine dair doğuracağı sonuçlardan haberdardır. Her iki tarafın eylemi de iş ilişkisine bağlı kaygı ve korunma amacından beslenmektedir. Bu yazımda işveren tarafından talep edilecek ve işçi tarafından imza atılacak ibranameler hakkında sizlere ayrıntılı ve işlevsel bilgileri vermeye çalışacağım.


İbranameye 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420.maddesinde yer verilmiştir. Sözlük anlamından yola çıkmak gerekirse ibraname bir aklama belgesidir. İşçi ve işveren arasındaki iş ilişkisinin doğal bir sonucu olarak işçi iş sözleşmesi kapsamında kendisine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyi, işveren de bunun karşılığı olarak ücret olarak belirlenen bedelleri işçiye ödemeyi taahhüt etmektedir. Her ne kadar durum oldukça açık ve basit görünse de taraflar kendilerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek noktasında her zaman tutarlı değildirler. Bu noktada işverenler işçinin işine son vermeleri halinde olası bir uyuşmazlık karşısında kendi elini güçlendirebilmek namına işçiden ibraname adı altında bir belgeyi imzalamasını talep edebilmektedirler veya iş ilişkisi feshedilirken işçiden ibraname adı altında bir belge alınabilmektedir.


Bu noktada ibranameyi öncelikle alındığı zaman bakımından incelemek gerekmektedir. Yargıtay 9.Hukuk Dairesi’nin ilgili kararlarında da belirtmiş olduğu üzere


“iş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçerli değildir….işçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş ilişkisinin devamını sağlamak ya da bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmiş sayılmaktadır.”


O nedenle işçi tarafından iş ilişkisi devam etmekteyken herhangi bir ihtirazi kayıt koyulmaksızın ibraname imzalanmış olmasına rağmen işbu ibranamenin gerçeği yansıtmaması durumunda geçersizliği ileri sürülebilecektir.


Yargıtay 9. Hukuk Dairesince kabul edildiği ve Türk Borçlar Kanunu’nun 420. Maddesinde de belirtildiği üzere


“ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az 1 aylık sürenin geçmiş bulunması”


üzerine alınmalıdır. İş Sözleşmesi’nin sona ermesinden 1 ay sonra ibraname alınması işverenler için her ne kadar bir külfet olarak değerlendirilebilecekse de yasal düzenlemeler ve Yargıtay uygulaması bu konuda oldukça net ve şüpheye yer vermeyecek durumdadır.


Yukarıdaki açıklamalardan anlaşıldığı üzere ibraname üzerine atılacak olan tarih ibranamenin geçerliliği bakımında oldukça büyük önem taşımaktadır. Örneğin ibranamenin tarih kısmına sadece 2016 yazılıp hangi ay ve günde düzenlendiği açıkça belirtilmediğinden dava açıldıktan sonra düzenlenip düzenlenmediği de anlaşılamadığından geçersiz kabul edilecektir.


Doğru tarihli ve gerçeği yansıtan bir ibraname işvereni olası uyuşmazlıklarda bir adım ileriye taşısa da işveren tarafından yapılacak olan savunmanın dosyaya sunulacak ibraname ile de çelişmemesi gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun vermiş olduğu bir kararda da belirtildiği üzere


“ibranamede fazla çalışmaların karşılığı olan ücretin ödendiği belirtilirken davalı işveren savunmasında fazla çalışmaların bulunmadığını bildirmiştir.”


İlgili karardan da anlaşılacağı üzere işveren savunmasıyla çelişkili duruma düşen ibraname geçersiz olarak kabul edilecektir. Yine aynı kararda belirtildiği üzere:


“…ibranamede iş aktinin feshi tarihi itibariyle işveren işçinin bütün haklarını aldığını beyan etmesine rağmen ödemenin daha sonraki bir tarihte yapılması durumunda da çelişkili savunma gündeme gelecektir ve işçinin alacaklarını alabilmek için imzalamak zorunda bırakıldığı anlaşılacaktır.”


İşverenler kendilerini bir uyuşmazlık karşısında savunurken bu konuyu mutlaka dikkate almalıdırlar.


İbranameye ilişkin bir diğer önemli husus ise ibranamenin miktar içermesidir. Miktar içermeyecek şekilde işveren tarafından işçiye imzalatılan ibranamelere sıkça rastlanmaktadır. Yargıtay ilgili kararlarında bu durumu şu şekilde açıklamıştır:


“Geçimini emeği ile sağlayan bir işçinin nedensiz yere işvereni ibra etmeyeceği varsayımından yola çıkıldığında miktar içermeyen ibranameye değer verilmesi doğru olmaz.”


Bu nedenle hangi işçi alacağının ne miktarda ödendiği açık bir şekilde belirtilmiş olmalıdır. Her ne kadar miktar içermeyen bir ibranamenin geçerli kabul edilmeyeceğine değinilmiş olsa da aynı zamanda işçi işe girerken imzalatılan matbu ibranamelerin de geçersiz olduğunu belirtmek gerekmektedir.


Yukarıda yapılan açıklamaları özetlemek gerekirse öncelikle iş ilişkisinin devamı sırasında düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersiz olarak kabul edilecektir. İşçi ile işveren arasında meydana gelecek uyuşmazlıklarda işçiler imzalamak zorunda bırakıldıkları ibranamelerin geçersizliğini ileri sürebileceklerdir. İbranamenin mutlaka iş ilişkisinin sona ermesinden en az 1 ay sonra gün, ay ve yıl belirtecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir ve aynı zamanda ibranameler mutlaka miktar içermelidir. İşverenler karşılaşacakları uyuşmazlıklarda savunma yaparken dosyaya sunacakları ibraname ile uyumlu ifadelere yer vermelidirler, aksi taktirde imzalatılacak ibranameler hukuki bir değere sahip olmayacaktır.


Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.


Öne Çıkanlar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Anahtar Kelime Ara
bottom of page