Tehdit Suçu ve Cezası
Kişiler karar verme ve hareket etme özgürlüğüne sahiptir. İşbu özgürlükler karşısında kişinin iç huzuru, ruh dinginliği ve irade özgürlüğünün bozulması halinde tehdit fiili gündeme gelecektir.
Söz ve/veya hareketin tehdit olarak kabul edilebilmesi için muhatap üzerinde etkili olması şart değildir. Söz konusu fiilin mağdurunun korkup korkmadığının da araştırılması gerekmez. Fiilin tehdit olduğunun tespit edilebilmesi için mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilmesi açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olması gerekir.
İnsan gücünün yapabilme sınırlarını aşacak şekilde ‘fırtına çıkartıp kulübene zarar vereceğim’ gibi ifadeler objektif olarak mümkün olmadığından tehdit olarak kabul edilmeyecektir. Veya tehdit olarak yapılacağı iddia edilen hususun mutlaka suç teşkil eden bir olgu olması da gerekmez. Örneğin ‘seni annene söyleyeceğim’ diyerek de kişinin huzurunun bozulabilmesi yani tehdit suçunun işlenmesi mümkündür.
O nedenle bu konuda genel geçer yargılarda bulunmak yerine her olay ve durumun özelliklerine göre inceleme yapılması daha sağlıklı bir sonuç elde edilmesini sağlayacaktır. Olay ve durumun özelliklerine göre ortaya çıkabilecek olan farklılıkları örneklendirmek gerekirse ‘başını ağrıtırım sözü’ nün işini düzgün yapmayan bir çalışana karşı kullanılması halinde tehdit suçu oluşmayacaktır. Ancak kişinin hakkı olan bir şeyi almaması bir yere gitmemesi yönünde aksi halde başını ağrıtacağı uyarısı tehdit suçunu oluşturacaktır. Yani özetlemek gerekirse yaşanan her somut olayın özelinde tehdit suçunun oluşup oluşmadığı ayrıntılı bir şekilde incelenmelidir.
TEHDİT HANGİ YOLLARDAN GERÇEKLEŞTİRİLEBİLİR?
Tehdit fiilinin ne şekilde gerçekleştirilebileceği konusunda bir sınırlandırma yapılabilmesi esasen mümkün değildir. Bunlarla sınırlı olmamak üzere örneğin birine ucundan kan damlayan bir bıçak resminin gösterilmesi, boş bir zarfın içinde mermi gönderilmesi veya araba camına korkutucu içerikte bir yazı yazılması hallerinde tehdit fiilinden söz edilebilecektir.
Cep telefonu mesajlarının yanı sıra elektronik posta(email) üzerinden de tehdit fiilin gerçekleştirilebilmesi mümkündür. Tehditin gerçekleştirilme şekli bir yana burada asıl olan söz konusu haksız saldırının mağdura bildirilmesidir. Bu bildirimin mutlaka tehdit suçunun faili tarafından yapılması şart değildir. Failin kendisi doğrudan tehdit fiilinde bulunabileceği gibi 3. bir kişi vasıtasıyla tehdit konusu kötülüğün gerçekleştirileceğinin mağdura bildirilmesi de tehdit suçunu meydana getirecektir. Önemli olan mağdura bildirimin yapılıp yapılmamasıdır.
TEHDİT KONUSU KÖTÜLÜK GERÇEKLEŞMESE BİLE TEHDİT SUÇU OLUŞUR MU?
Mağdur tarafından o söz ve davranışlar dikkate alınmasa ve/veya tehdit konusu kötülük gerçekleştirilmese bile tehdit suçu gerçekleşmiş olacaktır. Tehdit suçunun faili eğer tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkân ve iktidara sahip olduğu kanaatini karşı tarafta uyandırmışsa bu suçun oluşması için yeterli kabul edilecektir. Failin tehdit konusu tecavüzü gerçekleştirebilecek imkan ve iktidara gerçekte sahip olup olmamasının bir önemi yoktur.
KİMLER BU SUÇUN MAĞDURU OLABİLİR?
Tehdit konusu kötülüğün doğrudan doğruya mağduru hedef alması şart değildir. Tehdit konusu kötülük mağdur dışında 3. bir şahsa yönelik de olabilir. Ancak bu durumda o 3. Kişinin herhangi bir 3. Kişi olduğu düşünülmemelidir. 3. Kişinin mutlaka mağdur ile arasında belli bir akrabalık yakınlık ilişkisi mevcut olmalıdır.
Ancak tehdit mağdur veya mağdurun yakını olan 3. bir kişiyi konu almakta olsa da tehdidin yöneldiği kişinin tehdidi anlayabilecek ve kavrayabilecek yeterlilikte olması gerekmektedir. Tehdidin yöneldiği kişi yaş, sağırlık, görmezlik, akıl hastalığı gibi özel durumlar nedeniyle tehdidi anlayamayacak veya algılayamayacak durumda ise tehdit suçu oluşmayacaktır. Ancak her ne kadar tehdit fiili gerçekleştirilen kişi akıl hastalığı veya benzeri bir sebeple tehdidi anlayamayacak durumda olsa da söz konusu fiilin bu kişilerin anne, baba, çocuk, kardeş gibi bir yakınını korku ve endişeye düşürmeye veya iç huzurlarını bozmaya elverişli olması halinde her ne kadar akıl hastası kişiye karşı bu suç işlenemese de onun yakınlarına karşı tehdit suçu işlenmiş sayılacaktır. Şayet kişi sağır ve dilsizse ama onun anlayıp korkacağı türden birtakım hareketler gerçekleştirilmişse söz konusu fiiller de tehdit suçunu teşkil edecektir.
TEHDİT MUTLAKA MAĞDURUN YÜZÜNE KARŞI MI GERÇEKLEŞTİRİLMELİDİR?
Tehdidin mağdurun yüzüne karşı işlenmesi gerekmez. Önemli olan mağdurun yokluğunda gerçekleştirilen söz ya da davranıştan haberdar olmasıdır. Yukarı da değinmiş olduğumuz üzere tehdit mağdurun gıyabında da gerçekleştirilse dikkat edilmesi gereken o tehditin mağdura bildirilip bildirilmediği olacaktır.
YAPILAN TEHDİTİN HAKLI BİR NEDENİ VARSA YİNE DE SUÇ OLUŞUR MU?
Örneğin alacaklı, borçludan hiçbir şekilde borcunu tahsil edemiyorsa ve bu çaresiz durumu karşısında borçluya borcunu ödemesini aksi halde mahkemeye başvuracağını söylemesi halinde tehdit suçundan söz edilemeyecektir. Ama yasal olarak alacaklının hakkını arama imkanı varken borçluya borcunu öde yoksa bacaklarından vururum demesi halinde her ne kadar bir alacaklı olarak haklı da olsa tehdit suçu oluşacaktır. Yani haklı da olsa ve bu haklılığı kapsamında hukuki yollara başvurma imkanı da varken tehdidi aracı kılmışsa bu durumda tehdit suçu oluşur ancak failin haksız tahrikten yararlanma ihtimali gündeme gelecektir.
Kavga ve tartışma sırasında kişi o öfke ile tehdit içeren sözcükler sarf etmişse öfkeliydim, kusur yeteneğimi kaybettim savunmasında bulunamaz. Yani kişinin öfke altında tehdit sözleri kullanması tehdit suçunun oluşumuna engel teşkil etmeyecektir. Kişinin tehdit suçuna ilişkin kastını, kusur yeteneğini ortadan kaldırmayacaktır.
Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 2006/8921E. ve 2008/1245 sayılı ilamında da bu konuya değinilmiştir. Şöyle ki; “..sanığın yakınana yönelik "bu apartmanı sana dar edeceğim, sana burayı mezar edeceğim" sözlerinin, objektif olarak ciddi endişe ve korku yaratmaya elverişli nitelikte bulunduğu ve bu nedenle suçun oluştuğu gözetilmeden, tasarlama öğesinin bulunmadığı ve fevren söylendiğinden ciddi korku yaratmadığı biçimindeki yasal temelden yoksun gerekçe ile beraat kararı verilmesi, Bozmayı gerektirmiş” tir.
TEHDİT SUÇUNUN SORUŞTURULMASI VE KOVUŞTURULMASI İÇİN ŞİKAYET ŞART MIDIR?
Hayat, vücut ve cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditler şikâyete tabi değildir. Yani siz şikayetçi olsanız da olmasanız da söz konusu tehditler resen soruşturulacaktır. Hayat, vücut ve cinsel dokunulmazlığa yönelik tehditler söz konusu olduğunda uzlaşmak da mümkün olmayacaktır Hayat, vücut ve cinsel dokunulmazlığınıza yönelik tehdit edilmeniz halinde açılacak olan kamu davası siz şikayetinizden vazgeçseniz bile düşürülemez.
Malvarlığı üzerinden büyük bir zarar uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise bu suçun soruşturulması şikayete tabidir. Örneğin başkasını evini yıkmakla tehdit etmek veya arabasına taş atmakla tehdit etmek vb.
TEHDİT KARŞILIKLI OLARAK GERÇEKLEŞTİRİLMİŞSE CEZA VERİLMEMESİNE KARAR VERİLMEZ Mİ?
Hakaret Suçu ve Cezası başlıklı makalemizde ayrıntılı olarak değinmiş olduğumuz üzere hakaret suçunun taraflar arasında karşılıklı olarak gerçekleştirilmesi halinde cezada indirim yapılabileceği gibi ceza verilmesine yer olmadığına da karar verilebilir. Ancak karşılıklı tehdit durumunda cezanın azaltılmasını ya da tamamen kaldırılmasını düzenleyen herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Buradan anlaşılması gereken şudur ki; karşılıklı tehditte bulunan her iki taraf da suçu işlemiş olur. Yani karşılıklı tehdit durumunda ceza verilmesine yer olmadığı gibi bir hüküm tesis edilebilmesi mümkün değildir. Karşılıklı tehditte bulunanlar yönünden ancak şartları varsa haksız tahrik hükümleri uygulanabilir.
Yargıtay 3.Ceza Dairesi’nin 31.05.2012 tarihli 2010/6271E. ve 2012/22525 sayılı ilamına göre: “…sanığın ifadesinde ismi geçen Hülya isimli çalışanın ve o dönemde işten ayrılan çalışanlarının olaya dair dinlenilmeleri sanığın bahsettiği telefon mesajının getirtilip incelenmesi ve sonucuna göre haksız tahrik hükmünün değerlendirilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik soruşturmayla TCK 29. Maddesi hükmünün uygulanmaması bozmayı gerektirmiş..”
İlgili Yargıtay ilamından da anlaşılacağı üzere şayet söz konusu tehdidin bir tehdide karşılık olarak yapıldığı iddia ediliyorsa iddiaya ilişkin belgeler dikkatli bir şekilde incelenerek haksız tahrik hükümlerinin uygulanabilme imkanı olup olmadığı mutlaka değerlendirilmelidir.
CEZANIN ARTTIRILMASINI GEREKTİREN SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ NELERDİR?
Aşağıda yer verilen ve cezanın arttırılmasını gerektiren hallerin meydana gelmesi durumunda 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası hükmolunacaktır. Tehdit suçunun silahla işlenmesi cezanın arttırılmasını gerektiren hallerin başında gelmektedir. Silahla tehdit suçundan bahsedilebilmesi için silahın mutlaka mağdura yöneltilmiş olması gerekmez, silahın yalnızca gösterilmesi de yeterlidir.
Kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle bu fiili işlemesi de cezanın arttırılmasına sebep olacak olan bir diğer nitelikli haldir. İşbu nitelikli halde belirtilen mektup kavramına elektronik postalar(email) da dahildir. Tehdit suçunun mağduru faili tanımış olsa bile bu durum nitelikli halin uygulanmasına engel değildir.
Suçun birden fazla kişi tarafından birlikte işlenmesi de cezanın arttırılmasını gerektiren nitelikli hallerdendir. Failin yanında birkaç kişi ile birlikte mağdurun yanına gitmiş olması ve yalnız failin suça konu sözleri söylemiş olması halinde de nitelikli hal uygulanmalıdır. Çünkü failin yanında başkalarının da bulunması faildeki suç işleme kararını güçlendirmiştir.
Son olarak suçun var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak işlenmesi hali de nitelikli hallere girmektedir. Bu durumda da söz konusu örgütün gizli bir örgüt olması gerekli değildir. Örgütün gerçekten var olup olmaması da bir şeyi değiştirmez. Önemli olan mağdurda böyle bir örgütün varlığı düşüncesini oluşturmaktır. Eğer böyle bir durum yaratılmışsa cezanın arttırılması gerekecektir.
Konuya ilişkin sorularınız için bize info@pinarileri.com elektronik posta adresinden veya +90 312 240 36 83 numaralı telefondan ulaşabilirsiniz.
Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.
Comments