top of page

Zina Nedenine Dayalı Boşanma Davasında Hak Düşürücü Süre


Türk Medeni Hukuku'nda zina eşlerden birinin eşi dışında bir kişiyle isteyerek gerçekleştirmiş olduğu cinsel ilişki anlamına gelmektedir. Zina bu kapsamda hukukumuzda bir boşanma sebebi olarak kabul edilmiştir. Zina nedenine dayalı olarak boşanma kararı verilebilmesi için evlilik, cinsel ilişki ve kusur koşullarının bir arada bulunması gerekmektedir. Eşlerin nişanlı oldukları bir dönemde zina fiilinden söz edilemeyecektir. Yani zinadan söz edilebilmesi için mutlaka hukuken kurulmuş bir evlilik olmalıdır. Bu kapsamda her şekilde kurulan cinsel ilişki zina olarak kabul edilecektir. Teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile söz konusu eylemler zina sebebine dayalı boşanma kararı vermek için Yargıtay tarafından yeterli kabul edilmektedir. Kusur koşulu ile kast edilmek istenen ise cinsel ilişkinin isteyerek gerçekleşmiş olmasıdır. Örneğin bir kimsenin zorla ırzına geçilmesi durumunda kusur koşulu gerçekleşmiş kabul edilmeyecek ve zina nedenine dayalı olarak boşanma kararı verilemeyecektir. "Zinayı Nasıl İspat Ederim" başlıklı yazımızda konuya ilişkin ayrıntılı bilgiye yer verilmiş olduğundan işbu yazımızda zina nedenine dayalı boşanma davası açılırken dikkat edilmesi gereken sürelere değinilecektir.


Öncelikle belirtmek gerekmektedir ki; zina sebebine dayalı boşanma davası açmak isteyen, buna hakkı olan eş işbu zinayı öğrenmesinden başlayarak altı ay içerisinde davasını açmalıdır. Yani burada zina fiilinin öğrenilmesinden itibaren altı aylık bir hak düşürücü süre bulunmaktadır. Bu hak düşürücü süre hakim tarafından kendiliğinden dikkate alınacaktır. Altı aylık sürenin bir hak düşürücü süre olduğu unutulmamalıdır. Yani altı ay geçtikten sonra zina nedenine dayalı boşanma davası açma hakkı kaybedilecektir. Elbette ki, altı aylık süreyi kaçıran biri örneğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma davası açabilir. Yani zina nedenine dayalı boşanma davası açmak için öngörülmüş olan altı aylık hak düşürücü sürenin kaçırılmış olması zinaya maruz bırakılan eşin o evliliğe katlanmak zorunda olduğu anlamına gelmemektedir. Ancak zina nedenine dayalı boşanma davasının süresinde açılmış olması ve mahkeme tarafından da davanın zina nedenine dayalı olarak kabul edilmiş olması halinde zina eylemini gerçekleştiren eşin mal rejimine bağlı haklarında azalma ve/veya haklarının kaldırılması söz konusu olabileceğinden zina nedenine dayalı boşanma davası açmak için hak düşürücü sürelerin kaçırılmaması önem arz etmektedir. Sürelerin kaçırılmış olması halinde evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle boşanma davası açılması halinde mal rejimi yönünden kişilerin mevcut haklarının azaltılması ve/veya kaldırılması yönünde bir karar verilebilmesi mümkün değildir. Kişinin katılma alacağının azaltılması ve/veya kaldırılması için verilen boşanma kararının mutlaka zina nedenine dayalı verilmiş olması gerekir. İşbu nedenlerle hak düşürücü süreler oldukça önemlidir. Her halde zina eyleminin üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkının düşeceği Türk Medeni Kanunu'nun 161.maddesi uyarınca kabul edilmektedir.


Ancak burada bir hususa değinmek gerekmektedir ki; eğer devam etmekte olan bir zina söz konusu ise zina sebebiyle boşanma davasında hak düşürücü sürenin başlangıcı zinanın sona erdiği tarih olarak kabul edilecektir. Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 28/01/2014 tarihli 2013/9129E. Ve 2014/1553 sayılı ilamına göre;


- "...Zina sebebine dayanan boşanma davalarında yasada öngörülen hak düşürücü süre SÜRE GELEN EYLEMLERDE SON EYLEMİN BİTTİĞİ TARİHTEN İTİBAREN BAŞLAR. Davalının davacıdan başka iki ayrı kadınla karı-koca gibi birlikte yaşamasının devamlılık arz ettiği tanıklarca ifade edildiğine göre zina nedenine dayanan boşanma nedeni için öngörülen altı aylık sürenin son eylem tarihinden başlayacağı buna göre davanın süresinde açıldığı gözetilmeden olayın tek eylem gibi değerlendirilerek, şartları oluşmuş olmasına rağmen zina sebebine dayanan boşanma talepleri yönünden davanın reddedilmesi doğru bulunmamıştır..."


Yani eğer zina devam ediyorsa, örneğin karı koca gibi bir hayat sürülüyor ve bu durum, devamlılık ispat edilmişse bu noktada altı aylık sürenin geçtiğinden söz edilemeyecektir. Yine aynı şekilde Yargıtay 2.Hukuk Dairesi'nin 25/11/2013 tarihli 2013/14457E. Ve 2013/27393 sayılı ilamına göre ise;


- "...Davacı koca tarafından zina sebebine dayalı olarak açılan boşanma davası, mahkemece davacının zinayı öğrenmesinin üzerinden altı ay geçtiği için koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. Toplanan delillerle davalı kadının bir başka erkekle halen yaşadığı zina eyleminin devam ettiği anlaşılmaktadır. Zina eylemi devam ettiğine göre hak düşürücü süre eylemin sona ermesinden itibaren başlayacağından geçmiş sayılmaz.."


Yukarıda yer verilen Yargıtay karar örnekleri incelendiğinde de görüleceği üzere devamlılık arz eden zina açısından hak düşürücü süre incelemesi yapılırken tek eylem varmış gibi bir değerlendirme yapılarak sonuca varılması, hak düşürücü sürenin geçtiği kabul edilmeyecektir. Devam eden eylemlerde 6 aylık hak düşürücü sürenin geçmiş olduğundan söz edilemeyecek ve açılan boşanma davasında zina nedenine dayanılabilecektir.


Yasal Uyarı: İşbu makale başka bir internet sitesinde ancak makalenin yer aldığı internet adresi linkini içeren aşağıdaki ifadeye yazının başında veya sonunda belirgin bir şekilde yer verilmesi şartıyla yeniden yayımlanabilir veya basılabilir.



Öne Çıkanlar
Son Paylaşımlar
Arşiv
Anahtar Kelime Ara
bottom of page